Eşbaşkan Yüksekdağ, ‘İsteklerimiz olmazsa çatışmalar başlar!’
Al Jazeera’ye konuşan Figen Yüksekdağ, HDP’nin sadece seçmen oranı ve herhangi bir hedef kitlesine hitap eden parti olmadığını dile getirerek dışlanan tüm kesimlerin partisi olduklarını söyledi. Yüksekdağ, HDP projesinin, kendini aşma hareketi olduğunu belirtip şunları söyledi: “Parti olarak Kürt sorununun çözümü ve barış için tüm enerjimizle çalışacağız. Çözüm için müzakere devlet ve hükümet ile yürütülüyor. Ama barış halklarla gelecek. PKK lideri Abdullah Öcalan’la yürütülen müzakerelerinin yasal statüye kavuşturulmaması, karakol inşaatları, hasta mahkûmların bırakılmaması yeniden çatışma ve savaş alarmı veriyor.Toplumun, Fırat’ın batısında yer alan kısmıyla buluşmasına ve birleşmesine ihtiyaç vardı. Bu açıdan HDK (Halkların Demokratik Kongresi) ve HDP projesi Kürt halkının merkezinde durduğu özgürlük hareketinin Fırat’ın batısıyla, Türkiye kanadıyla buluşma, birleşme harekâtıdır. Doyuma ulaşmış bir mücadelenin başka bir eşiğe sıçrama hareketidir. Bizim sosyalist gelenek bakımından da, geride bıraktığımız 40-50 yıllık aşamada, çoğu zaman uzaklaşılan ve kopulan Doğu’dan yükselen hareketle enerjiyle yeniden buluşma ve birleşme hareketidir. Bu buluşma ve birleşme sadece Kürt siyasetinin ihtiyacı değil, Batı’da siyaset yapan güçlerin de çok ciddi somut ihtiyacıdır.”
Süreç resmiyete kavuşsun
Partilerinin öncelikli taleplerinden birinin Kürt sorunun çözümü olduğunu hatırlatan Figen Yüksekdağ, çözüm süreci için atılması gereken çok somut adımların olduğunu vurguladı:
“Her şeyden önce, bu adı konulan ama resmiyeti kabul edilmeyen Kaçak dövüş alanı haline getirilen diyalog sürecinin resmiyete kavuşturulması gerekir. Bu iş artık sürüncemeye bırakılamaz. Hiçbir siyasi iktidarın buna hakkı yok. Aslına bakarsanız şansı da yok. AKP hükümeti şansını zorluyor sadece. Bu sürecin resmi bir statüye, tarafların kendi rollerini oynayabilecekleri bir alana kavuşturulması çok önemli. Sayın Abdullah Öcalan’ın başmüzakereci, bir halk hareketinin lideri olarak müzakereyi yürütmesinin zemininin tanımlanması ve koşullarının kolaylaştırılması gerekiyor. Sadece Öcalan’ın pozisyonuyla sınırlı kalmayacak şekilde müzakerenin önünün açılabilmesi için önündeki engeller hızla ortadan kaldırılmalı. Bunlar geliyorum diyen değil, zaten ortadaki taleplerdir. Ama artık alarm veriyor.