Savcı Öz Başbakanı bombaladı! Jet yanıt Singapur’dan geldi!
HSYK’nın kararıyla Bakırköy Başsavcıvekili olarak görevlendirilen Zekeriya Öz, hakkındaki “Dubai tatili” iddialarına ilişkin 3 sayfalık bir basın açıklaması yaptı. Öz açıklamasında iddiaların asılsız olduğunu, tatilin Ali Ağaoğlu ile bir alakası olmadığını ve bütün masrafların kendisi ve beraber gittiği meslektaşı tarafından ödendiğini söyledi. Öz, Başbakan Erdoğan’ın yüksek yargı kökenli iki kişiyi kendisine göndererek soruşturmaların durdurulmasını istediğini de iddia ederek, “Aksi takdirde zarar göreceğimi ve bunun sonuçlarının benim için ağır olacağını, emniyete neden gittiğimi, bunun herkesi çok kızdırdığını söylediler” dedi. Başsavcıvekili Öz açıklamasında şunları söyledi:
– “22 kez yurtdışına çıktığım hususu kesinlikle gerçek dışıdır. Eğer iddia edildiği gibi bugüne kadar 22 kez yurtdışına çıktığım ispatlanırsa mesleğimden aynı gün istifa edeceğimi ilan ediyorum. İddiaların asılsız çıkması halinde aynı erdemli davranışı bana bu tür suçlamaları yapanlardan da bekliyorum.”
– “Bir kişinin yurtdışına giriş çıkış kayıtları devletin resmi kurumlarında muhafaza edilen ve ancak bir soruşturma sırasında sorgulanabilecek kayıtlardır. Hakkımda bir soruşturma olmayan bir dönemde usulsüz ve yetkisiz olarak yurtdışına giriş çıkış kayıtlarımın sorgulandığı ve bunun neticesinde kişisel veri niteliğindeki bu bilgilerin (üstelik yanlış olarak) sayın Başbakan’a iletildiği ve Sayın Başbakan’ın da basın mensuplarına açıkladığı gazete haberleriyle ortaya çıkmıştır. Yetkisiz olarak sorgulayanlar ve açıklayanlar hakkında yasal yollara başvuracağım.”
“Ali Ağaoğlu’yla ilgisi yok”
– “16-22 Ekim tarihleri arasında Dubai’de tatil yaptığım ve bunun 77 bin 500 lira bedelini Ali Ağaoğlu adlı işadamına ödettiğim gerçek dışıdır. Ali Ağaoğlu ile bir ilgisi yoktur. Bu yurtdışı seyahati kendisi ile 5 yıldır tanıştığım ve samimi dostum olan Halil İbrahim Demirhan tarafından organize edilmiştir. Demirhan, uzun yıllardır yurtdışında yaşayan ve bu ülkede tanındığını ve sevildiğini bildiğim bir işadamıdır. Bugüne kadar kendisinin benden adli konulara ilişkin bir talebi olmamıştır. Dubai’de karşılanmamız ve şehirde dolaştırılmamız Halil İbrahim Bey’in kardeşi İdris Demirhan tarafından yapılmıştır.”
– “Gezinin tüm masrafları tarafımdan ve geziye benimle birlikte katılan meslektaşım tarafından ödenmiştir.”
– “Hakkımdaki bu iddialar sayın Başbakan tarafından açıklanmadan önce yüksek yargı kökenli olan, daha önceden tanıştığım ve saygı duyduğum iki kişi bizzat sayın Başbakan tarafından bana gönderilmiştir. Bursa’da bir otelde görüştüğüm bu kişiler; sayın Başbakan’ın bana çok kızgın olduğunu, hakkımda ağır laflar ettiğini, bir mektup yazarak kendisinden özür dilemem gerektiğini, hükümete yönelik soruşturmaların derhal durdurulmasını, aksi takdirde zarar göreceğimi ve bunun sonuçlarının benim için ağır olacağını, emniyete neden gittiğimi, bunun herkesi çok kızdırdığını söylediler. Tehdit niteliğindeki bu haberi getiren değerli kişilere; soruşturmanın benim dışımda vicdanları ve kanunlar çerçevesinde görev yapan savcılar tarafından yürütüldüğünü, kaldı ki kuvvetli deliller nedeniyle birçok şüphelinin tutuklandığını, kuvvetli deliller bulunduğunu, emniyet müdürlüğüne de yeni atanan personelin şüphelilere sorulmak için hazırlanan soruları değiştirdiği yolunda bir ihbar yapılması üzerine gittiğimi ve sorulacak soruları kapalı zarf içinde mühürlü olarak teslim aldığımı, başıma gelebilecek en kötü şeyin ölüm olduğunu, görevim nedeniyle ölmem halinde de görev şehidi olacağım için bunun benim için şeref olacağını ifade ettim. Bu cevabımdan sonra çok zarar göreceğim tarafıma söylendi. Daha sonra, kamuoyunda 2. yolsuzluk operasyonu olarak isimlendirilen dosyada ilgili savcılarla görüşerek bu konuda yardımcı olmam gerektiği söylendi. Ben de, o soruşturmadan bilgimin olmadığını, soruşturmanın TMK 10. maddesi ile yetkili Başsavcı Vekilliği tarafından yürütüldüğünü belirttim. Bu görüşmeden bir gün sonra sayın Başbakan tarafından şahsıma yönelik gerçek olmayan iddialar dile getirildi. Bazı basın yayın organları da bundan sonra şahsıma yönelik yıpratma kampanyasına başladı ve hala bu saldırılar devam etmektedir. Bu konuda gönderdiğim tekzipler de yayımlanmamaktadır.”
– “Bu görüşmeden sonra tarafıma tahsis edilen koruma aracı önceden hiçbir tebligat yapılmaksızın ve gerekçe gösterilmeksiniz 6 Ocak’ta alınmıştır. Yürüttüğüm Ergenekon soruşturmasında aldığım sayısız tehditler nedeniyle tarafıma tahsis edilen koruma aracının alınmasından sonra şahsımın ve ailemin başına gelebilecek her türlü olayın sorumlusu bu usulsüz işlemi yapanlardır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haksızlıklar karşısında yılmayacağımı, hukuka uygun olarak hukuksuzluk ve yolsuzlukların üzerine gideceğimin herkes tarafından bilinmesini istiyorum.”
O isimler kim?
Öz’ün Başbakan tarafından kendisine gönderildiğini iddia ettiği, Başbakanlık tarafından yalanlanan iddiada geçen isimlerin, Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsman) Başkanı Nihat Ömeroğlu ile Balyoz soruşturmasına bakan eski İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimi Ali Efendi Peksak olduğu öne sürüldü.
Sosyal medyada özellikle Öz’le görüşen iki kişinin kimler olduğu dillendirilmeye başladı. “Twit Ankara (@TwitAnkara)” isimli twitter hesabından, “Başbakan adına Savcı Öz ile görüşen kişilerden birinin A.E.P. olduğu söyleniyor. Fakat doğrudan bir görevlendirme gibi gözükmüyor. Eğer A.E.P. ismi doğruysa, Savcı Öz’ün onun adını açıklaması mümkün değildir. Aksi takdirde ülke baştan dizayn edilir. Savcı Öz’e gönderildiği söylenen diğer isim ise daha açıklanabilir biri. Muhtemelen tartışmalar onun üzerinden yürüyecek” twitleri atılırken, T24, Odatv ve www.sehirmedya.com isimli internet sitelerinde ise Öz’ün görüştüğü iddia edilen kişilerin Ömeroğlu ve Peksak olduğu açıktan yazıldı.
Öz’ün odasında 3 polis
Yazılı açıklama öncesi adliyede görevli gazeteciler Savcı Öz’ü ziyaret etti. Basın mensupları ile sohbete başlayan Öz’ün bu sırada telefonu çaldı. Öz telefondaki kişiye, “Şu anda buradalar mı?” diye sordu ve telefonu kapattıktan sonra “Odadaki polisler kim?” diye sordu ve “Polisler ellerini kaldırsın” dedi. Bunun üzerine, odadaki üç kişi elini kaldırdı. Öz de “Niye giriyorsunuz? Eskiden sadece gazeteciler gelirdi, şimdi polisler de geliyor. Giriyorsanız niye polis olduğunuzu söylemiyorsunuz?” dedi. Polislerden biri, “Şişli Güvenlik Büro’dan geliyoruz. Biz basın açıklaması olacak diye geldik, korumaların haberi var” diye cevap verdi. Korumalar ise “Gazeteci olduklarını söylediler” diye cevap verdi. Bir süre sonra odadan ayrılan 3 polisin adliyede basın açıklamalarını takip etmekle görevli olduğu anlaşıldı.
Bir gazetecinin “Odanızı yarın mı toplayacaksınız?” sorusu üzerine, “Eşyalarımı toplamaya gerek duymuyorum. Geçici bir atama olduğunu düşünüyorum. Geri geleceğim” diye yanıtladı. “Bu kadar hızlı bir atama bekliyor muydunuz?” şeklindeki soru üzerine ise Öz, “1 Ocak itibarıyla atanacağımı düşünmüştüm. Önce yıpratma hareketi yaptılar, sonra zıplatma hareketi yaptılar” dedi. Haber yapanlar ve bu bilgileri sızdıranlar hakkında suç duyurusunda bulunacağını belirten Öz, “Tehditle seyahat firmasından fatura aldıklarını duyduk. Bu işi kimlerin organize ettiğini çok iyi biliyorum” dedi.
Erdoğan: Tümüyle iftira
Başbakanlık kaynakları, Bakırköy Başsavcı Vekili Zekeriya Öz’ün dün yaptığı açıklamaları yalanladı. Başbakanlık kaynakları, Erdoğan’ın söz konusu iddiayı, “tümüyle iftira” sözleriyle nitelediğini belirterek, “Başbakanımızın, iddia edilen konuyla ilgili olarak yüksek yargıdan birilerini ya da herhangi bir kişiyi birine göndermesi gibi bir durum kesinlikle söz konusu olmamıştır. Bu iddia, Başbakanımızın bizzat kendi ifadesiyle, kesinlikle ve tümüyle iftiradır” dedi.