Türkiye’de veri merkezi olmak!
Türkiye için 2012-2013 yıllarına ait veriler, veri merkezi yatırımlarının %26,7 kapasitelerinin %31, enerji ihtiyaçlarının %29,6 operasyonel giderlerinin %32,1 ve personel istihdamının %13,5 toplamda ortalama %26,58’lik bir büyümenin olduğunu göstermektedir. Bu veriler sektöre yapılan yatırımların açıkça gelecekte artacağını göstermektedir. Ayrıca Rekabet Kurumunun öngörüsüne göre de, dünyada 2012 ve 2013 yılları sonunda sırasıyla % 19 ve %40’lık büyüme gösteren veri merkezi hizmetleri pazarı, Türkiye’de 2011 yılında, beyaz alan (sunucuların yer aldığı bölüm) bazında %60 büyüme hızıyla dünyada ilk sırayı almıştır. 2012 yılında ise Türkiye’de söz konusu alanın %22’nin üzerinde büyüdüğü belirtilmiştir. Türkiye’de veri merkezlerine doğrudan tanınan herhangi bir ekonomik teşvik bulunmamaktadır. Bu doğru olmayan tutuma ilave olarak dünyanın birçok ülkesinden daha yüksek seviyelerde vergilerde fiilen uygulamaktadır.
OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) verilerine göre ülkelerin ICT ürün ve hizmetlerine uyguladıkları vergi bakımından, Türkiye ve Kongo %25’den fazla vergi uygulayan iki ülkeden birisidir. ICT ürün ve hizmetlerine, Türkiye %26,1 ve Kongo %23,8 oranında vergi uygulamaktadır.
Veri Merkezi sektörünün bütün bu olumsuzluklara karşın büyüme eğilimi içerisinde bulunması birçok faktöre bağlıdır. Buna bir düzenleme örneği vermek gerekirse, BDDK tarafından bankaların iç sistemleri hakkındaki yönetmelikte bulunan “Bankaların birincil ve ikincil sistemlerini yurt içinde bulundurmaları zorunludur” ifadesi, yerli ve yabancı tüm bankaların veri merkezlerinin Türkiye’de bulunma zorunluluğu bu alandaki hizmetlerin büyümesini sağladı. Tabii bu büyüme zaman içerisinde hukuki, mali ve altyapı yönlerinden sıkıntıları da beraberinde getirmiş oldu. Bilindiği üzere, fiber ağ altyapısı konusunda ülkemizin iyi bir karnesi bulunmamaktadır. Bu durumu BTK verilerini Avrupa Birliği verileriyle kıyasladığımızda rahatlıkla görebilmekteyiz. 2014 yılı dördüncü çeyrek itibarıyla fiber abonelerin oranı Türkiye’de %1,9, Avrupa Birliği’ndeyse %7 dolaylarındadır. Alternatif işletmecilerin toplam fiber uzunluğu 52.801 km’dir. Türk Telekom’un ise 192.671 km fiber altyapısı bulunmaktadır. Bunun yaklaşık 123.858 km’si omurga, geri kalan kısmı erişim amaçlı kullanılmaktadır.
Bunlara göre hem ülkemizde hem de dünyada veri merkezi sektörünün önünde bulunan başlıca en büyük engeller şu şekilde sıralanabilir. Yüksek Vergi Rejimi, Eksik Düzenlemeler, Yetersiz Ağ Altyapısı. Bu üç ana başlık ayrı ayrı ele alınacak olursa hem mevcut durum daha iyi anlaşılabilecek hem de bu konularda yapılacak iyileştirmeler ile veri merkezi sektörü ulusal ve uluslararası pazarda rekabetçi bir hale gelebilecektir.
Veri Merkezi Sektöründe Türkiye Pazarı Ne Durumda?
2014 yılı itibariyle Türkiye’de, Tier II ve Tier III seviyesinde toplam 25 Veri Merkezi işletmecisi (Bankalar ve Büyük Şirketlerin kendi Veri Merkezleri hariç) bulunmaktadır. Ülkemizde bulunan veri merkezleri hakkında bazı teknik bilgiler vermek gerekirse; veri merkezi işletmecilerinin sahip olduğu toplam beyaz alanının (sunucuların yer aldığı bölüm) yaklaşık olarak 12,000 m2 olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakam, Bankalar için 10,000 m2 Şirketlerin kendilerine ait sistem odaları için 25,000 m2 ve Kamu kurumları (Bakanlıklar, Belediyeler vb.) içinse yaklaşık olarak 20,000 m2’dir. Toplamda, Türkiye için 70,000 m2 ‘lik bir veri merkezi alanından bahsetmek mümkündür. Metrekareye düşen kritik IT güç yaklaşık 1 kW’tır. Toplam Doluluk Oranları ise, İstanbul %80 ve Ankara %85 dolaylarındadır. Türkiye’deki bulunan Veri Merkezlerine baktığımızda İstanbul’da Grid Telekom, Çizgi Telekom, Sadecehosting, Radore Hosting, TurkNet, MedNautilus, VodafoneNet, İş Net, Turkcell, Superonline, Doruk Net, Net pozitif, Dora Telekom, Anadolu Bilişim, Teknotel Telekom, Koç Sistem IBM ve Türk Telekom firmalarının faaliyet gösterdiğini görüyoruz. Ankara’da Grid Telekom, Türk Telekom, Turkcell, Superonline ve Koç Sistem. Bursa’da DGN Teknoloji, 7ve7, Medyabim ve Antalya, Denizli, Kayseri, Trabzon’da Doruk Net, Teknet, Net internet, Arseva ve Bplus’ın faaliyet gösterdiğini görmekteyiz.
İyileştirme İçin Neler Yapılmalı?
Bir Veri Merkezinin can damarı bağlantı hızıdır. Bu sebepten fiber altyapının daha geniş kapsamda düşünülmesi gerekli. Fiber ağ altyapıları, günümüzde İnternet üzerinden yaptığımız her türlü işlemimizin daha hızlı ve daha verimli bir şekilde gerçekleştirmek için tasarlanmıştır. Uzun vadeli yatırımlar kategorisinde yer alan fiber ağların yaygınlaştırılması, maliyetleri açısından yüksek gibi gözükse de gelecekteki getirileri açısından çok büyük bir öneme haizdir.
BTK verilerine göre 2014 dördüncü çeyrek itibariyle Türkiye’de fiber abone sayısı 1.457.397 olarak verilmektedir. Bu rakam ülkemizin nüfusuna oranla çok düşüktür. Diğer ülkelere göre kıyaslanınca da çok geride kalmaktadır. Bu konun önemiyle ilgili çeşitli ülkelerdeki durumlara bakılacak olunursa, özellikle Asya-Pasifik blogunda ardı ardına veri merkezleri açılmaktadır. Bu durumun en büyük iki sebebini ülkelerinde bulunun fiber ağ altyapısının yaygınlığı ve hükumetlerin veri merkezlerine verdikleri destekler oluşturmaktadır. Günümüz şartları altında hem küresel anlamada hem yerel anlamda güçlü bir veri merkezi sektörü kurulmasının güçlüğü bariz ortadadır.
Şuanda Amerika Birleşik Devletlerinde hizmet vermekte olan Google Fiber ufuk açıcı bir örnektir. Aslında bir bakıma fiber ağın yaygınlaşmasının ekonomiye getireceği katkının farkında olan yerel yönetimlerin, fiber döşenmesine yardım etmeleri bunun en güzel örneğidir. Google, yerel yönetimlerden, 3 ana başlık ve 9 maddeden oluşan fiber döşenmeye hazır olduğunu gösteren bir kontrol listesi istemektedir (Fiber Ready Checklist).
Bu 3 ana başlık; Mevcut altyapı ile ilgili bilgi, Mevcut altyapıya erişim sağlanması hususunda yardım, Kazılan hızlı ve öngörülebilir yapabilme, olarak ifade edilebilir. Google Fiber bu listeyi tamamlamayanlara fiber döşeyemeyeceğini belirtmektedir. Bu uygulama şimdiye kadar Austin, Kansas ve Provo şehirlerinde yapıldı. 34 şehrinde ön hazırlığı tamamlandı ve takvim ayarlanması yapılmaktadır.
Fiber Şebekesi Yaygınlaşmalı
Fiber şebekelerinin yaygınlaşması konusunda, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu çeşitli çalışmalar yapıyorlar ancak bu konuyla ilgili büyük sorunların devam ettiği açıkça görülebiliyor. Örnek olarak, fiber ağ alt yapısının yaygınlaşması şuanda gündemde olan LTE teknolojisinin verimli olarak kullanılması içinde gereklidir.
Şu anki mevcut fiber şebekesinin durumu bu ihtiyacı karşılamaktan oldukça uzaktır. Fiber şebekelerin hızla yaygınlaşabilmesi için iki yol bulunuyor. Bunlardan ilki, bir işletmecinin kendi şebekesini (fiber kablo, kanal, göz) kurabilmesi ve kamu özel mülkiyet altındaki arazilerden geçebilmesi için kazı yapma izni alması. Genel olarak “Geçiş Hakkı” adı verilen bu izin ile UDH ilgileniyor. Bu konuda Bakanlık tarafından yapılan düzenlemeler beklenen sonuçları vermiş değildir. İkincisi yol ise “Tesis Paylaşımı”, adı verilen mevcut milli yeraltı kablo kanallarından isteyen işletmecilerin makul bir bedel karşılığı faydalanması. Bu yolla her işletmecinin kendi kazısını yapmasının yerine, mevcut kurulmuş fiber şebekesinin herkes tarafından kullanılması sağlanıyor. Bu sayede fiber şebekelerin yaygınlaşması büyük hız kazanabiliyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun ilgilendiği “Tesis Paylaşımı” konusunda da çok gecikmeli olarak yapılan düzenlemeden beklenen sonuç alınabilmiş değildir.
Kurumlar Neler Yapmalı?
Her şeyin İnterneti çağı veri merkezlerinin dijitalleşmedeki rolünün fazlasıyla büyük olduğunu belirtmeliyiz. Şirketlerin veri merkezi stratejilerini sil baştan ele almaları gerekiyor.
Her şeyin İnterneti, insanları, süreçleri, veriyi ve nesneleri birbirine bağlayarak benzersiz fırsatlar yaratacak. Tüm kuruluşların Her şeyin İnternetini tam anlamıyla kucaklayabilmesi için dijital dönüşümlerini tamamlamaları gerekiyor.
Dijitalleşme inanılmaz bir hızla devam ediyor. IDC’nin tahminlerine göre 2017 yılında şirketlerin yüzde 2S’inin mobil uygulamaya sahip olacaklar. Uygulamaların üretkenliğin, işbirliğinin, inovasyonun, ticaretin ve dönüşümün oksijeni olduğuna inanmalı ve bu konudaki çalışmalarına geç kalmadan başlamalısınız. Uygulamaların tüm işin, müşteri hizmetlerinin, sonuçların ve karın merkezinde olduğu bir ‘uygulama ekonomisine’ doğru hızla gidiyoruz. Bugün şirketlerin iş yapış şekillerindeki bu dönüşüm süreci ve yeni beklentileri ağ alt yapısı için de önemli bir mücadele haline geldi.
Ağ altyapıları işletmenin tüm kullanıcıları ve hatta iş ortakları ve müşteriler için tüm veri ve uygulamaları birbirine bağlamalı ve kullanılabilir hale getirmeli. Büyük verinin ve video iletişimi trafiğinin gerektirdiği bant genişliği ve gizlilikten artık gittikçe yaygınlaşan bulut bilişime ve BYOD (kendi cihazını getir)’e kadar ağ mimarisi ticari başarı için hiç bu kadar kritik olmamıştı. Şirketler bu dönüşümün farkına varmalı ve gelecek planlarını dönüşü hesaba katarak yapmalı.
IDC’nin her çeyrek yayımladığı, Sunucu Pazarı ve Öngörüleri Raporu’na dayanarak Türkiye ve bölgedeki sunucu ve Blade pazarı verilerini ve trendleri gayet olumlu. Türkiye Blade Sunucu pazarının geçen yıl yüzde 29.2 büyüme ile 26.2 milyon dolara ulaşmış durumda. Ayrıca Türkiye’deki Blade sunucu pazar payı bir önceki yıla kıyasla 8 puanlık artış ile yüzde 18’e ulaşmış durumda.
Veri merkezi teknolojilerinde son trendlere baktığımızda ise geleceğin veri merkezlerinde esnek ve çevik altyapı için hibrid veri merkezi modeli daha çok benimseneceğini görüyoruz. Blade sunucular, bütünleşik sistemler veri merkezlerinde daha çok tercih edilen ürünler olacak. Yazılım tanımlı çözümlerin yanı sıra önce “bulut” yaklaşımı ön planda tutulacak.
Veri Merkezleri Yeniden Şekillenecek
Veri merkezlerindeki değişim çoktan başladı ve her şeyin interneti ile farklı uygulama ve donanımlar veri merkezleri içinde yer buluyor. 2020 yılında dijitalleşme ve her şeyin interneti ile oluşan yeni iş modelleri veri merkezlerini çok farklı bir yapı haline getirecek. Bugün her zamankinden daha fazla yeni teknolojilerin operasyon modellerinde nasıl bir etkisi olacağını ve var olan işimize nasıl uygulayabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor. BU konudaki çalışmalara geçmişte başlamadıysanız geç kalmış değilsiniz.
Şimdi başlamanın tam zamanı. Türkiye’de özellikle finans, telekomünikasyon, servis sağlayıcı ve enerji gibi önemli sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin alt yapılarını kurgularken iş kararlarını hızlıca uygulama, çeviklik ve güvenliğin yanı sıra operasyon verimliliğini artırırken maliyetleri düşürme ihtiyaçlarının olduğunu görüyoruz. Bu sebepten öncelikle bu alanlarda faaliyet gösteren şirketlerin altyapılarını iş dünyasının değişen ihtiyaçlarına göre geliştirip hızlı, sade ve verimli bir sistem kurmaları gerekiyor. Bu sayede firmalar daha çevik yapılarla sektörde stratejik rekabet avantajı sağlayabilirler.
Analizler Türkiye’nin Potansiyelini Gözler Önüne Seriyor
Analizler, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ekonominin genelinde yarattığı üretkenlik etkisinin olmadığı, düşük üretkenlik etkisinin olduğu veya yüksek üretkenlik etkisinin olduğu varsayımları altında yapılmış olduğu belirtilmektedir.
Türkiye’nin bölgesel veri merkezi olması ve bulut bilişimin yaygınlaştırılması konusunda potansiyelin büyük olduğunu söylemeliyiz. 2013 yılı fiyatlarıyla 10 yıllık süre zarfında (2014- 2023) yapılacak 24 Milyar TL’lik yatırımın 52-86 milyar TL’lik Gayrisafi Yurt İçi Hasıla artışı getireceği hesaplanmıştır. Dolayısıyla yapılacak 1 TL’lik yatırım 2,2-3,6 TL’lik Gayrisafi Yurt İçi Hasıla artışı sağlayabilecektir. 2010 yılı itibarıyla 183 bin kişi olan BİT sektörü istihdamının, sadece öngörülen yatırımların yapılması durumunda dahi, yüzde 27’lik artış ile 233 bin kişiye ulaşabileceği öngörülmektedir.