Bu defa çok sert konuştu! Başbakan canlı yayında soruları cevapladı!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ATV ve A Haber televizyonlarının ortak canlı yayınına konuk oldu. Başbakan Erdoğan, Murat Akgün moderatörlüğünde gazeteci Mehmet Barlas, Sevilay Yükselir, Mustafa Karaalioğlu, İbrahim Karagül ve Nihal Bengisu Karasu’nun gündeme ilişkin sorularını yanıtlıyor.
“KÜRDİSTAN İFADESİNDEN MUHALEFETİN RAHATSIZ OLMASI MANİDAR”
Diyarbakır’da yaptığı konuşmada ‘Kürdistan’ ifadesini kullanmasının sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, Kürdistan ifadesinden muhalefetin rahatsız olmasının manidar olduğunu söyleyerek, “Irak Anayasası’nda geçen ifade şudur: Kürdistan Bölgesel Hükümeti diye geçer. Kürdistan Bölgesi Yasaları, Kürdistan Bölgesi’ni diye geçer dedi. Mustafa Kemal Atatürk’ün de tarihte buna benzer ifadeler kullandığını belirten Başbakan Erdoğan, “Bu ifadeleri kullanan Gazi Mustafa Kemal bölücü mü?ö diye sordu.
“TÜRKİYE KÜRDİSTAN’I GİBİ BİR TANIMI KABUL ETMEMİZ ASLA MÜMKÜN DEĞİL”
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in kullandığı ‘Türkiye Kürdistan’ı’ gibi bir tanımı Türkiye olarak kabul etmenin mümkün olmayacağını söyleyen Başbakan Erdoğan, “Bunu bizim kabul etmemiz asla mümkün değil. Diyarbakır Belediye Başkanı’nın bu tür bir ifadeyi kullanması bana göre şık değildir. Bunlar, belli yerleri tahrik etmekten başka hiçbir işe yaramaz. Şu anada Türkiye Cumhuriyeti’nin isimi bellidir. Bu isim üzerinde herhangi bir spekülasyona gitmenin de anlamı yok. Kendi bölgesi, ‘Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ diye geçer. Biraz daha yukarı çıkarız ‘Doğu Anadolu Bölgesi’ diye geçer” dedi.
Şivan Perwer’in Türkiye vatandaşlığı konusunda süreci başlattıklarını da belirten Başbakan Erdoğan, Perwer’in vatandaşlık konusundaki görüşünü daha sonra açıklayacağını söyledi.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
MUHAFAZAKARLIK SÖYLEMİ
Muhafazakarlık noktasında Fransızların ve İngilizlerin tanımı ile bizimkisi farklı. Biz kendi kültür ve tarihimizi koruma noktasında muhafazakarlıktan bahsediyoruz. Biz bu yapı içerisinde geleceğimizi olgunlaştırmak istiyoruz. Başbakanlık olarak attığımız adımların yanlış anlaşılması sonrası gerekli yapılacakları atıyoruz. Ahlak hukuk ile iç içedir.
CEZAEVLERİ BOŞALACAK SÖYLEMİ
Benim dağlardan inme ve cezaevlerinden inme gibi söylediklerim var. Başından ve sonundan söylediklerim kesilip atılmış. Başı ve sonunu kesince yanlış anlaşılma var. Olayı öyle bir yere getirdiler ki genel af söylemini çıkardılar. Ben asla genel af söylemim olmadı. Ben bir Başbakan olarak katili affetme yetkisini kendimde göremem. Hükümetin de af yetkisini asla affetmem. Böyle birşey olursa ben şehitlere hesabı nasıl vereceğim”
DİYARBAKIR’DAKİ TABLO
Her zaman bir ifadem var. Siyaset, ticaret ve yaşam bunların hepsi risktir. Bunları göze alamazsasınız hiçbirşey yapamazsınız ve hayatınızın bir anlamı olmaz. Yaptığımız işin bir hukuka aykırılığı mı var? Bu meydanlara binlerce kişi doluyorsa burada bir açlık ve biz bunu doyurmalıyız. Milliyet ne diyor? 90 yaşındaki nine ağlıyor öpüyor. Neden bunlar oluyor. Bütün bunlara bakıldığı zaman ortada bir gerçek var. Anamuhalefet ve muhalefet partisi doğu ve güneydoğu’da hiçbirşey yapamıyor. Tabela partisi olmaktan başka birşey değiller. Gitsinler ki bizde demokrasiyi genişletelim. Biz devamlı dolaşıyoruz. Bu hafta Karadeniz’de olacağız. Ankara’ya mahkum değiliz. Milletimizin bu noktaya bakışı olumlu. Meydanlarda Türkiye bayrakları ve partimizin bayrakları vardı. Anlatılanlar doğru değil. Yeter ki siz yumuşak dille konuşursanız herşey daha da yoluna girer. Millet kavramının içinde Kürt, Laz, Gürcü hepsi var. Ben her zaman tek millet diyorum. Bu ifadeyi Diyarbakır’da da kullandım.
HEP BİRLİKTE TÜRKİYE İNŞA EDİYORUZ
Millet kavramının içinde Kürt, Laz, Gürcü hepsi var. Ben her zaman tek millet diyorum. Bu ifadeyi Diyarbakır’da da kullandım. Biz birlikte bütün bir Türkiye inşa edelim diyoruz. Biz neyin mesajını verdik. Bir, bütün, diri olalım. Hep birlikte Türkiye olalım dedik. Kendi yapamadıkları şeyi AK Parti yaptığı için muhalefet rahatsız oldu. Onların sırtında küfe yok. Bizim sırtımızda küfe var. Daha birçok şeyler olacak.
TÜRKİYE IRAK İLİŞKİLERİ
Başlayan süreç neler getirir neler götürür gelişmeleri onları belirliyor. Planlarımızı değiştirebiliriz. Bağdat ve Kuzey Irak arasındaki gerginlikte yavaş yavaş bitiyor. Sayın Maliki’nin Türkiye’ye gelme talebini biz memnuniytle karşıladık. Türkiye’nin Irak’a Irak’ın Türkiye’ye ihtiyacı var. Bizim akrabalık bağımız var. Oyunlara gelmememiz lazım. Kuzey Irak gelişti Güney’de durum aynı değil. Irak’ta gün geçmeden bombalı saldırılar düzenleniyor. Ölümler yaşanıyor. Biz ölümler yaşanmasın istiyoruz. Bunun için neler yapılır bunları yapmak istiyoruz. Bu kapsamda İran’ı da işin içine katmak istiyoruz. Suriye için neler yapılır bunları konuşacağız.
ÇÖZÜM SÜRECİ ve DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ
Kritik bir eşik vardı. Biz bu kritik eşiği aştık. Demokratikleşme Paketini açıkladık. Süreç milletimizin de desteğiyle hızlanacaktır. Geri dönüşümüz yok. Geri dönmek gibi bir niyetimiz yok. Biz her zaman durmak yok yola devam diyoruz.
İMRALI GÖRÜŞMELERİ
İlgili arkadaşlarımız yani MİT bu konuda üzerine düşen görevi her zaman yapıyor. Adalet Bakanımız uygun gördüğü isimlere izin veriyor ve o kişiler ziyaretlerini sürdürüyor. Umarım ki oranında çözüme katkısı olacaktır. Süreç devam ediyor. Ama yarın ne olur onu da şartlar belirler.
İMRALI’YA GAZETECİLER VEYA AKİL İNSANLAR GİDEBİLİR Mİ?
Şu anda gündemimizde böyle birşey yok. Ama şartlar neyi gerektirir. Zaman neyi gösterir bunu göreceğiz. Öcalan her zaman görüşmek istiyor ama şu an gündemde böyle bir şey yok.
İŞ ADAMLARININ BAZI BÖLGELERE YATIRIMI
İş adamlarımız riskli bölgelerde yatırım yapmaktan kaçınıyor. İş adamlarımız risk istemiyor veya risk yüzdesi çok düşük olacak. Anadolunun çeşitli yerlerinde iş istihdamı yapılması millete özgüven kazandıracak. Olayın maaliyet tarafından girdilerine baktığımız zaman diğer bölgelere göre doğu ve güneydoğu bölgelerine nazaran daha ucuz. Yapılacak yatırımlar bölgede ciddi istihdam yaratacak. Dicle projesi ile bölgeye turist gelecek. Hakkari’ye havalimanı kazandıracaksın ama her defasında engelleniyor. Müteahhit tehdit ediliyor.
BAŞBAKAN’IN ÖNÜNÜ KESEN ÇOCUKLA KONUŞMASI
Bismil’de bir genç. Otobüsümüzün önüne çıktı. Korumalar falan durduruyordu dedim bırakın gelsin. Geldi genç. ‘Başbakanımız biz barış istiyoruz’ dedi. Meğerse iki abisi hapisteymiş. Kendisi de üç ay sonra askere gidicek. Ben dedim ki ‘Ben buraya niye geldim?’ Biz dün Diyarbakır’da o mitingi niye yaptık. Bunların hepsi çözüm sürecine yönelik. Bu bölge barışına katkıda bulunalım. Bunun için buraya geldik. Tabi birbirimize sarıldık. O beni öptü. Ben onu öptüm ve kucakladım. Hüngür hüngür ağlayarak uzaklaştı. Eşimin elini öptüler. Sen benim anamsın diyor Emine hanıma. Şimdi bu duygular farklı duygular değil bizim duygularımız. Niye bunlar engellenmek isteniyor. Temenni ediyorum bunlara aşacağız.
DERSHANELER KONUSU
Öncelikle bugüne kadar niye konuşmadınız sorusuna cevap vereyim; böyle bir polemiğin içine girmek istemedim. Bu polemiği de doğrusu çok çirkin buldum. Zira bu konu bugün gündeme gelmiş bir konu değil. 1980’li yıllardan bu yana çok çok farklı dünya görüşüne sahip olan yönetimlerin iktidarların sürekii gündeme getirdiği mesafe aldık alamadık bu şekilde devam eden trendin çok çok düşük seviyelerden yavaş yavaş bizim iktidarımızda zirve yaptığı süreçtir bu. İktidar olduğumuzda ben, hatta Hüseyin Bey’in bakanlık döneminde artık bu dershaneler konusunu bir sonuca kavuşturalım dedim. Ve bunu bir dönüşüm projesi olarak sizden özellikle istiyorum dedim. Zira geldiğimizden bu yana biliyorsunuz birçok konuda attığımız reformları bu konuda da atalım. Mesela sağlıkta dönüşüm projemiz vardır bizim, bu projeyi gerçekleştirmek için adımlar attığımızda bizim önümüze birçok engeller çıktı. Dedik ki biz bunu yapıcaz. Hatta hatta sendikalar dediler ki, bu hastaneler (SSK için) bizimdir dediler. Bu halkındır sizin değil dedik. Biz bütün bunları şu anda tek çatı altında toplamak suretiyle halkımızın sağlık sorununu çözmeyi hedefliyoruz.
Deshaneler konusunda da son dönemde artık bu işi bitirmemiz gerekiyor. Ve arkadaşlarımız belli bir çalışmayı yaptılar. Hazırlanan taslak daha bize sunulmadan, atılan gazete başlıkları çok çok çirkindi. Bir gece baskını başlığı yenilir yutulur bir başlık değildi. Kim, nereye gece baskın ıyapmış? Ortada ne var?
Meclis’e gelmiş mi, gelmemiş. Hem bir taraftan taslak diyeceksin bir taraftan gece baskını diyeceksin. Eğer bir gece baskını olacaksa, bu yeni başlamadı. 2003’ten bu yana konuşulan görüşülen, nitekim bu işi en çok seslendiren kişilerle konuştum. Eski küpürler var, bunların içinde, olumlu olumsuz çok farklı gazete küpürleri var.
Bu durum çok manidar, o gün bunu yazan zat, şimdi bakıyorsun, orta yolu bulmaya çalışıyor. Bu çok manidar ve ilginç. Buradan şimdi destek almaya çalışıyorlar. Biz de diyoruz ki gelin bu konuda samimi olalım. Biz sizden hizmet almaksa, hizmet alalım. Gelin bu dershaneleri okula dönüştürelim. Sınıflarda boşluk mu var? Bizim limitimiz 30, kalite arıyoruz çünkü. Burada 15 öğrenciniz mi var, biz size 15 öğrenci verelim. Eğer 15 öğrenci veremiyorsak bu öğrencilerin bize yıllık maliyeti nedir? Diyelim ki 2 bin 2 bin 500 lira, her biri size o ücreti verelim siz bunu rahatlıkla devam ettirin. Ama merdiven altı dershaneciliği bitireceğiz. Ve sizden böylece hizmet alımı yapalım. Efendim bizde öğretmen fazlası var. Tamam siz bu öğretmenleri bize devredin sadece mülakatla alıp devlet okullarında istihdam edelim. yok bunu da istemiyorsunuz. O zaman ne istiyorsunuz bize bunu söyleyin.