‘Taksim olaylarının içinde olmalıyız’
Türkiye bir haftadır Taksim Gezi Parkı merkezli olaylara kilitlenmiştir. Sokaklar karışmış, şehirler kaynamış, istikrarsızlık kanalı açılmıştır. Türkiye allak bullak olmuştur. Taksim’de çatlayan fay hattı ülkemizi baştan sona sarmıştır. Demokratik kültür ağır yara almıştır. Başbakan ve hükümeti toplumsal ateşin üzerine benzinle gitmiş, bildiğini okumayı sürdürmüştür. Başbakan Erdoğan her alanda birlikteliği sabote etmekte, ben yaptım oldu diyerek sabırları zorlamaktadır. Eleştirilere kulak asmamakta, ikazlara dikkat etmemektedir. Başbakan başına buyruk ve ölçüsüzdür. Kaba, kinli ve keskindir. Başbakan Erdoğan sert ve cebri yöntemlerle iyice abanmıştır. İnsafını, merhametini kaybetmiştir. Başbakan ve hükümeti artık husumetin, hıncın, hizbin adresi haline gelmiştir. Oynamadık, bozmadık bir şey bırakmamıştır. MHP’nin çeşitli vesilelerle, uzun zamandır tam bir isabetle öngördüğü tehlikeler kristalize olmaya başlamıştır. Bugünke olaylar AKP’nin benimsediği yanlış ve yozlaşmış siyasetin bir ürünüdür. Başbakan için makul olan sadece kendisi ve yandaşlardır. 10,5 yıldır milletin AKP’den çekmediği kalmamıştır. Ne kadar uğraşsak da AKP bozuk sicilinin izinden gitmeyi tercih etmiştir.
AKP’nin sürdürdüğü siyaset Türkiye’nin aleyhine ne varsa hayata geçirmiştir. AKP’nin zorlamaları demokrasimize zararlar vermiştir. İktidar krizleri kullanmış ve toplumsal gelgitleri hanesine yazmıştır. Taksim’de yaşanan ve ülkemizini geneline yayılan olay ve protestonun diğerlerinden farklı olduğu gerçektir. Başbakan ve partisi bu defa zora girmiş, köşeye sıkışmış ve tökezlemiştir. Elbette Taksim Gezi Parkı eylemi farklı yönleriyle ele alınmalı, mesajlar doğru okunmalı, derinlemesine analiz edilmelidir. Başbakan Erdoğan tepkileri başta basite almış, doğan krizin kendisine yarayacağını sanmış ancak yanıldığı günler sonra ortaya çıkmşıtır. Olayların bize göre iki boyutu vardır. İlk başta ağaçların kesilmesi, bu alanın rant haline getirilmesi…
Topçu Kışlası süsü verilerek AVM yapılması isteği mahkemeye götürülmüştür. Yürütmeyi durdurma kararı gecikmeli de olsa verilmiştir. Ancak bu bile dünya gündemine oturan ilkel görüntülerdi engellememiştir. Taksim’deki AKM’yi yıkarak bir opera binası yapacağını duyurmuştur. Başbakan’ın birden bire ortaya çıkan opera merakı gözden kaçmamıştır. Aklımızın almadığı husus Taksim’in tek eksiği opera binası mıdır? Yoksa isminin başında Atatürk olmasından mı gocunmaktadır. Başbakan Erdoğan kime sormuş, kimlerden etkilenmiştir de AKM’nin yıkım butonuna basmaya karar vermiştir? Anıtkabir de hedefte midir? Türkiye’nin her tarafından AVM açarken, esnafı dışlarken, Taksim’e AVM temeli kazmanın ne manası ve ne gereği vardır? Gezi Parkı’nın suyu mu çıkmıştır. Anlaşılan Başbakan’ın birilerine verdiği söz vardır. Yeşilin bitirilmesi konusunda fikir birliği içinde olduğu kimseler vardır. Gezi Parkı’na dozerlerle girilmesi, buna karşı çıkanlara sert tepkiler gösterilmesi, sabaha karşı yapılan müdahaleler, insanlıkla bağdaşmayan muameleler Gezi Parkı’nı kabusa çevirmiştir. Şiddet tablosunu onaylamadığımız gibi telin ettiğimizi de buradan duyuruyorum. Polise emir verenler hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını da bekliyoruz. Samimi ve duyarlı bir şekilde meydanlara inenlerle bölücü unsurları aynı kefeye koyamayız. PKK sempatizanları, marjinal sol örgütlerin kalabalıkların arasına sızarak, ülkemizi belirsizleşmeye çekmeye çalıştıkları görülmektedir. Cam ve çerçeveleri indirerek, belediye otobüslerine verilen zararların, parti binalarının ateşe verilmesinin başka bir açıklaması olamaz. Terör gruplarının Gezi Parkı’na sahip çıkması eşyanın tabiatına aykırıdır. Şiddet taraftarlarını buradan kınıyor ve herkesi sağduyuya davet ediyorum. Buradan Başbakan ve hükümetiyle neyin pazarlığı yapılmakta, Türkiye nereye götürülmek istnmektedir? MHP’nin bölücü ve yıkıcı unsurlarla bırakın yan yana gelmesi, bu unsurlarla birlikte anılması alçaklıktır. Başbakan’ın TİM toplantısında partimizi değişik unsurlarla aynı kareye alma çabası izansızlıktır. Taksim’deki olayların değil içinde olmak, kıyısında köşesinde dahi olamayız. Biz yangından mal kaçırmak için köşe başında saklanan, karanlıktan faydalanarak heybesini doldurma çabasında hamdolsun olmadık, olmayız. Netiz, tutarlıyız, özgüven içindeyiz. Sapasağlam içinde ilkelerimiz neyi gerektiriyorsa onun peşindeyiz. Bugünkü toplumsal gerilimden ve gelişmelerden kaygılıyız. Biz Türkiye sevdalısıyız. Türkiye’yi küçük düşürecek hiçbir eylemin içinde olmayız. Taksim’de neden MHP yok diyenlere, sanal alem üzerinden bizi eleştirenlere gözümüzde, gönlümüzde kapımız kapalıdır.
Biz vatan mücadelesi verirken 3 – 4 ağaç gölgesinde yatanlar acaba neredeydi. Ağacın derdine düşenler, konu Türk milletinin bölünmezliği olunca hangi caddelerde boy gösteriyorlardı. Bugünlerde ortalığı karıştırmak için diş bileyen ana muhalefet partisi sözde barış sürecinde neredeydi. Bizim için AKP’nin devrileceği tek yer sandıktır. Sokakların kontrolsüzlüğünden sonuç çıkmaz, çıksa da kimsenin yararına olmaz.
Biz bu sebeple bakışımızı sokaklara değil er meydanı sandıklara çevirdik. Şayet Türkiye’de sokakları mobilize ederek, saf beklentileri provake ederek, siyasi beklentilerini umanlar varsa ateşle oynamaktadırlar. Doğrudur Başbakan diktatörlüğe kaymakta, polis emirle şiddete başvurmaktadır, Başbakan ve hükümeti insanlarımızın özelini ihlal etmekte, Türk milletini bölmeye soyunmaktadır. Ne olursa olsun tek seçenek meşruiyet sınırları içinde kalmaktır. Ne olursa olsun gaz altında kalınırsa kalınsın gaza gelmemektir. Başbakan aklını başına almalı, kendisini gözden geçirmeli, 3 – 5 çapulcu diyerek şuursuz açıklamalardan vazgeçmelidir. Sayın Başbakan sen kimsin ve kimi tehdit ediyorsun? Kendi partinin bir belediye başkanı gibi Taksim’deki itirazları bir kaşık suda boğma niyetinde misin? Son çare olarak Tunus’un devrik diktatörü gibi ülkeden kaçtığın gün Türkiye’nin de iç savaşa sürüklenmesini mi sağlayacaksın? Bu dil son derece tehlikelidir. Başbakan’ın aba altından sopa göstermektedir. Başbakan Erdoğan’ın politikaları iflas etmiştir. AKP’ye oy vermiş muhterem vatandaşlarım Başbakan’ın ipe sapa gelmez konuşmalarından rahatsızdır. Sayın Cumhurbaşkanı Gül de demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını yerinde ve zamanında söylemiştir. İstanbullu kardeşlerimin onayı olmadan Gezi Parkı’nda Topçu Kışlası kurulamaz, AVM yapılamaz, AKM yıkılamaz. Dışarıda ve içeride akbabalar daha fazla meseleyi başka yere çekmeden gereken yapılmalıdır. Gidecek başka bir Türkiye, başka bir vatan yoktur. Yeterince kavga etmiş, düşmanlık çekmiş, Türk milletinin yeni bir bataklığa saplanmasına engel olmalıyız. Birbirimize girerek, Allah göster mesin Taksim’den Tahrir çıkarmaya yönelerek, yabancı istihbarat elemanlarının ekmeğine yağ sürerek hiçbir sonuç elde edemeyiz. Mevcut şartları daha iyi yaparak, sorunlarımızı çözeriz, çözmek zorundayız. Gezi Parkı’ndaki gelişmelerin ikinci boyutu yılların birikmiş tepkisidir