Erdoğan salonu terk edince, Kılıçdaroğlu çok sinirlendi!
Kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu konuşmasına başlarken “Geçen yıl gelememiştim davet edilmediğim için bu yıl davet edildim geldim. Saygın her devletin protokol kuralları vardır. Şimdi ben TOBB’un değerli yöneticilerine sesleniyorum. Siz neden bu protokol kurallarına uymuyorsunuz. Anayasa Mahkemesi’nde Danıştay’da Kutlu Doğum kutlamasında protokol kuralları uygulanır. Neden TOBB’a gelince protokol kuraları uygulanmıyor. Eğer TOBB’un yöneticileri korkuyorlarsa bu ülkede cumhuriyet var. Sayın Başbakan neden beni dinlemiyor. Cesaret edemiyor” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları
Sevgili dostlarım. Bu ülkenin büyümesi için alın terini döken değerli üyeler.
Burada dinleyince bir kişiyi sanki Soma’da ölümlerin sorumlusu işçiler. Size şu örneği vermek isterim: Uygar bir ülkenin yöneticileri ile devlet adamları ile uygar olmayan devlet adamları arasında fark vardır. Birisinde önce risk analizi yapılır riskler saptanır giderilir ve işçiler oraya konur.
Biz ne yapıyoruz kervan yolda düzülür. Öldükten sonra önlem alıyoruz.
301 kişi hayatını kaybetti Allah aşkına istifa sözcüğü aklına gelen bir siyasetçi var mı? Kalkıp nelerden bahsediyorsunuz. Akıl alacak bir şey değil.
Parasını vererek yayınlanmak üzere “vatandaş vergisini veriyorsa hükümet de hesabını verecek” afişi hazırlamıştık. Bütçe kanunlarının ne kadar öneli olduğunu biliyorsunuz.
Bu ilanların yayınlanmasını Başbakanlık koltuğunda oturan zat yasakladı.
“Bana diktatör diyorsun” diyor. Allah aşkına herhangi bir billboardda bu ilanı yasaklayan bir Başbakan’a dünyanın hangi modern ülkesinde sıradan bir devlet adamı kimliği ile seslenilir.
Bana diktatör diyor diyor. Yasama ve yargı benim için ayak bağı diyen anayasayı çiğneyen bir kişiye ne denir? Bana değil gidin bir hukukçuya sorun…
“Sayıştay raporlarını getirtmeyeceksiniz, anayasal kurumu çalıştırtmayacaksınız, Cumhuriyet Halk Partisinin bilbordlara parasını ödeyerek vereceği ilanı yayınlatmayacaksınız, ‘yasama ve yargı benim için ayakbağı’ diyeceksiniz, sonra bu ülkede demokrasiden söz edeceksiniz, hukukun üstünlüğünden söz edeceksiniz.”