MHP Genel Başkanı Bahçeli, ‘Bizim gidemeyeceğimiz yer yoktur’
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geceyi geçirdiği Elazığ’dan sabah saatlerinde uzun araç konvoyu ile karayoluyla Tunceli’ye hareket etti. Elazığ’dan yaklaşık 300 araçlık konvoyla yola çıkan Bahçeli’nin konvoyundaki araç sayısı 135 kilometrelik yol boyunca katılan araçlarla 500’ü aştı. Bahçeli’ye Elazığ’ın yanı sıra Malatya, Bingöl, Kahramanmaraş’ın da aralarında bulunduğu il ve ilçelerden partililer de eşlik etti. Yaklaşık 1.5 saatlik yolculuğun ardından Tunceli’ye gelen Bahçeli, önce Vali Osman Kaymak’ı makamında ziyaret etti. Bahçeli’nin valiliğe girişi sırasında partililer, ‘Devletin başına devlet gelecek’ sloganları attı. Ziyaret öncesi 10 ilden kente binlerce çevik kuvvet polisi getirildi.10 ilden kente binlerce çevik kuvvet polisi getirildi.
Bahçeli’nin ilk ziyaret yeri olan Tunceli Valiliği’nin bulunduğu Atatürk Mahallesi’nde çok sayıda çevik kuvvet polisi, zırhlı araçlar ve TOMA’larla yoğun güvenlik önlemi alındı. MHP Lideri Bahçeli’nin kente gelişini protesto etmek amacıyla fırın ve eczaneler dışında hiçbir esnaf kepenk açmadı.
ESNAF VE CEMEVİ ZİYARETİ İPTAL
Ancak son iki programda değişikliğe gidildi. Esnaf ziyareti ve cemevine yapacağı ziyaret MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin programından çıkarıldı.
CEMEVİ YETKİLİLERİ İSTEMEDİ
Cemevi yetkilileri cenaze olduğunu ayrıca cemevinin siyasete alet edilmesini istemediklerini söyledi.
SOKAKLAR KARIŞTI
Bahçeli’nin ziyaretini protesto eden bir gruba ise polis müdahale etti.
İŞTE BAHÇELİ’NİN YAPTIĞI KONUŞMA…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Acılarımız ortak, sevinçlerimiz ortak, günümüz bir, geleceğimiz birliktedir. Tunceli 81 vilayetimizden birisidir. Elazığ neyse Tunceli odur. Hakkari neyse Ankara aynısıdır. Bu topraklar bu vatanın ayrılmayacak, kopmayacak birer parçasıdır. O halde kardeşçe yaşamak varken, el ele, gönül gönüle Allah’ın nimetlerinden nasiplenmek dururken, içimizi karıştırmaya çalışanlara niçin göz yumalım, oyunlara neden aldanalım?” dedi.
Bahçeli, Tunceli Valiliği ziyaretinin ardından yaptığı konuşmada, “Bin yıllık kardeşliği, kaderdaşlığı, bin yıllık kucaklaşmayı perçinlemek için geldik. Bugün buraya Tuncelili kardeşlerimle hasret gidermeye, muhabbet ve dostluk bağlarını güçlendirmeye geldim. Aramıza örülen nifak duvarlarını yıkmak için Tunceli’deyim. Kurulan tuzakları bozmak, kapatılmak istenen gönül yollarını açmak için Tunceli’deyim. Tunç yürekli kardeşlerimle buluşmamızı çekemeyenler dedikodu yaptılar” diye konuştu.
Tunceli ziyaretinin sanki yabancı ve hasım bir ülkeyi ziyaret ediyormuş gibi sabote edilmeye ve engellenmeye kalkışanlar olduğunu savunan Bahçeli, şunları kaydetti:
“İcazet ve vesayet altında başbakanlık yapan Davutoğlu, geçtiğimiz salı günü şahsıma meydan okumuştu. Cesaretimi sınamış, yürekli olup olmadığımı sorgulamıştı. Başbakan öylesine çıldırmıştı ki ‘buyurun, gidin, bu söylediklerinizi Tunceli’de de söyleyin. Cesaretiniz ve yüreğiniz varsa’ diyerek denge ve kontrolünü bütünüyle kaybetmişti. İşte Tunceli’deyim, işte Türk milletinin güzide evlatlarıyla bir aradayım. Devlet devletiyle, Devlet milletiyle Tunceli’dedir. Bizim vatan topraklarında gidemeyeceğimiz bir yer yoktur. Türkiye’nin her karışında anımız, hatıramız, iddiamız vardır çünkü biz Türkiye’yiz, çünkü hepimiz büyük Türk milletinin onurlu evlatlarıyız.”
Türkiye’nin her yerinde birlik ve beraberlik mesajı verdiklerini ifade eden Bahçeli, “Biz, Türk vatanının her yöresinde şeref ve namus mücadelesiyle ülkülerimizi anlatıyor, yolumuza devam ediyoruz. Sayın Davutoğlu bilmiyorsa, öğrenmediyse, öğrenemediyse buradan kendisine hatırlatıyorum. MHP’de mangal gibi yürek, demir dağları eritecek kadar devasa bir cesaret vardır. Biz, ne insanımızdan cayarız ne vatanımızdan vazgeçeriz. Biz, ne devletimize yüz çeviririz, ne milletimizden koparız. Biz, ne ihanetten korkar ne de haram yiyenlerden çekiniriz” diye konuştu.
1937-1938 olayları
Bunların, hayatlarının, varlıklarının, davalarının anlam ve değer yüklü ana ilkeleri olduğunu dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:
“Efendilerinin koltuğuna sığınmış, sığ ve sorumsuz zihniyetlerin bizimle aşık atması, bizimle iddialaşması mümkün değildir. Yufka yüreklilerle çetin yolların aşılamayacağını iyi biliriz. İstismarcı, bozguncu, bölücü, yıkıcı niyet ve amaçlarla bir gelecek olmayacağını bir an olsun aklımızdan çıkarmayız. Geçmişte yaşananları bugüne getirip, özür lobisi kurmanın, huzur, beka ve iç barışımıza katkı sağlayamayacağını da asla unutmayız. Bu vesileyle tarihten husumet çıkartmak için el ovuşturanlara açık açık sesleniyorum; Türk milleti hükmü şahsiyetine, devlet olmaktan kaynaklanan hak ve yetkilerine el ve dil uzatan kanlı emellere geçmişin her veçhesinde haddini bildirmiştir. Bu dün olmuştur, bugün olmalıdır, gelecekte de olacaktır. Dünyanın neresinde olursa olsun halkının güvenini ve desteğini almış meşru bir devlet, kendisine yönelmiş tehlikeleri önlemek ve bertaraf etmekle mükelleftir. Mahşeri vicdan bunu şart koşmaktadır, hukuk bunu emretmektedir. Var olmak ve ebediyete ulaşabilmek iç ve dış mihraklara karşı uyanık durmalıyız. Herkes bilmelidir ki devleti yıkmaya çalışan hiçbir gayrimeşru girişime küsmemizi, darılmamızı, parçalanmamızı projelendiren hiçbir ahlaksız sürece müsaade ve müsamaha gösterilemez. Milleti bölmeye çalışan hiçbir kötü habis ve çevreye izin verilemez. Çeteler, terör örgütleri, ayrılıkçı eylemler, çıkar ve menfaat ağlarıyla feodal kalıntılar, devletin sürekliliğine ve milletin bütünlüğüne hazımsızlık çekiyorsa bu karşılıksız ve cevapsız bırakılmayacaktır. Bu itibarla 1937-1938’de Tunceli’de baş gösteren hadiseler bir isyandır, bu isyana karışanlar da devrin bölücü teröristleridir. Ve hiçbir teröristin dini, milliyeti, mezhebi, kimliği, etnik kökeni önemli olmayacak, önemli sayılamayacaktır. Zira elinde silahla dağda, bayırda, ovada gezen topraklarımızdan pay kapmak isteyen masum vatandaşlarımıza ve güvenlik güçlerine kast eden hiçbir bedbaht mazlum görülemeyecektir. Hele ki bunların özürler dilenerek, hürmet ve hayranlıkla yad ettiğimiz evladı Kerbela’dan addedilmesi zillet olduğu kadar da hakarettir”
Tuncelililer ile gönül diliyle konuşmak için koştuklarını, Tuncelililer ile aralarına demir perde çekmek için provokasyonlar ve tezvirat üretenleri hayal kırıklığına uğratmak için geldiklerini aktaran Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi ben Tunceli’de olduğuma göre devlet devletinin her yerinde ve milletinin her değerinde sapasağlam durduğuma göre Başbakan ne yapacaktır? Mahcup olmuş, mağlup düşmüş Tuncelilinin hassasiyetleriyle oynayarak siyasal rant devşirme hevesinde olan bu şahsiyet bundan sonra nasıl başbakanlık yapacaktır? İsyankarlardan özür dilemenin erdem olduğunu zırvalayan Davutoğlu, gerçekten de erdemli davranıp istifa ederek kalan haysiyet ve itibarını kurtarabilecek midir? Devletin diz çökeceğini söyleyen Başbakan’a diyorum ki, Devlet diz çökmez. Devlet’in el, etek öpeceğini ileri süren Başbakan’a diyorum ki, Devlet el de etek de öpmez. Devlet diz çökerse millet hicap edecektir, devlet zarara düşer ve zayıflarsa milletin bozgun yaşaması kaçınılmaz olacaktır. Siz bakmayın bugüne tarihteki hiçbir Türk devleti hamdolsun ne zalimin karşısında diz çökmüş, ne de hainin karşısında iki büklüm olmuştur. Türk milletinin şan ve şerefinin bir mükafatıdır. Diz çökseydik, el öpseydik, taviz verseydik son yurdumuzda bağımsızlığımızdan bahsedemeyeceğimiz gibi Tunceli diye bir ilimizde olmazdı. Bugün buradaysak beyinlere teslim olmayan, tertiplere kulak asmayan asil bir mücadelenin sonucu ve sayesindedir. bunun kıymetini bilelim. bunun fazilet ve muhabbetini hep birlikte idrak edelim.”
“Elazığ neyse Tunceli odur”
Bahçeli, “Etnik aidiyeti, mezhebi ve yöresi ne olursa olsun Türk milletine ruh ve mana katan aziz ecdadımız bizlere gözümüz gibi bakacağımız bir vatan üzerinde titrememiz gereken bir kardeşlik mirası bırakmıştır. Bu kutlu vatan hepimizindir. Türkiye 77 milyon Türk vatandaşının kutsal hazinesidir” ifadelerini kullandı.
Büyük Türk milletinin herkesin iftiharı, duası ve gururu olduğunu kaydeden Bahçeli, şöyle konuştu:
“Acılarımız ortak, sevinçlerimiz ortak, günümüz bir, geleceğimiz birliktedir. Tunceli 81 vilayetimizden birisidir. Elazığ neyse Tunceli odur. Hakkari neyse Ankara aynısıdır. Bu topraklar bu vatanın ayrılmayacak, kopmayacak birer parçasıdır. O halde kardeşçe yaşamak varken, el ele, gönül gönüle Allah’ın nimetlerinden nasiplenmek dururken, içimizi karıştırmaya çalışanlara niçin göz yumalım, oyunlara neden aldanalım. AKP-PKK ittifakıyla sürdürülen ihanet müzakerelerini nasıl ve hangi vicdan körlüğüyle görmezden gelelim? Eğer yanlışa suskun kalırsak, 16. yüzyılda Türkçe yazan, Türkçe söyleyen rahmet ve şükranla andığımız Pir Sultan Abdal’a yarın mahşerde ne diyeceğiz? İnsan sevgisiyle yanıp kuvrulmuş, riyayı reddetmiş, kötü davranışı, kötü zannı yanından ve yöresinden kovmuş Pir Sultan Abdal’ın torunlarına, insan canına kıyanlarla en ufak bir temas yakışır mı? Unutmayınız ki yavrusunu kaybetmiş bir koyunun dahi feryadını ciğerinde duymuş Pir Sultan Abdal hepimizin ufuk yıldızıdır.”
Pir Sultan Abdal’ın “Deniz çaldım asa ile Göğe ağdım İsa ile Tur dağında Musa ile münacatta dura geldim” dizelerini hatırlatan Bahçeli, bu mesajdaki feraset, enginlik ve geniş görüşlülükle kucaklayıcı tavrın Pir Sultan Abdal’dan öğüt kaldığını vurguladı.
Kucağında aslan ile ceylanı buluşturmuş Hacı Bektaş-ı Veli’nin özlemle anılan manevi büyüklerimizden olduğunu belirten Bahçeli, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Kerbela’da şehit olmuş Hz. Hüseyin ve Ehli Beyt’in elleri öpülesi büyükleri hepimizin içindeki yas ve acıdır. Maneviyatımızın hisarlarında esen Allah’ın aslanı Hz. Ali bizimdir. İnsanlığa istikamet vermiş 12 imam her şeyimizdir. Allahımız bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, dinimiz bir, dilimiz bir, milletimiz bir, geleceğimiz bir ve aynıdır. ‘Söyleşelim halden hale, birleşelim dilden dile, biz gezeriz elden ele taze açılmış gülüz biz’ diyen Pir Sultan Abdal’ın uzlaşmaya, birliğe ve dirliğe davetine icabet ettik, buraya sizlere geldik. Başbakan’ın korku ve istismar kampanyasını yarıp, muhabbet deryasından kana kana içmek için sizlerin konuğu olduk. Bir çiçekten bir kovana bal işleten Rabbime şükürler olsun. Kardeşliğimiz dünya durdukça yaşasın. Kolumuza perde takarak, bin derde uğratmak için fırsat kollayanlara hepimiz göğsümüzü gerelim. Türkiye’yi yaşatalım, Türkiye milletini payidar kılalım. Sözümüz Horasan erenlerinin gerçek sözüdür. Sözümüz Piri Türkistan Hz. Yesevi’nin manevi sözleşmesidir. Bu düşüncelerle konuşmamı bitirirken Tunceli’de yaşayan her kardeşimi bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Cenab-ı Allah yar ve yardımcınız olsun. Sağolun, varolun. Ne Mutlu Türk’üm diyene.”
Ziyaretten notlar
Bahçeli’nin konuşması sırasında valilik bahçesinde bulunan Tunceli Barosu’na üye bir grup avukat tepki gösterdi. Bahçeli, bunun üzerine slogan atmaya başlayan partililerden sakin olmalarını istedi.
Bahçeli’nin ziyareti ve konuşması sırasında valilik etrafında çok sayıda polis ve 2 helikopter desteğiyle güvenlik tedbiri alındı. Konuşmasının ardından aracına binen Bahçeli, polis koridorunda yaklaşık 300 metre uzaklıktaki Yunus Emre Cami’ne geçerek cuma namazını kıldı.
Tunceli programı kapsamında esnaf ve cemevi ziyareti yapacağı bildirilen Bahçeli, cuma namazının ardından kentten ayrıldı.