Yandex Metrica
Bulutlu
32İstanbul
Bulutlu
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
%-1.28
BIST 9.431
%0.14
Dolar 34,592
%-0.18
Euro 36,577
%1.09
Altın 2.931,019
REKLAM

Bahçeli, “Peki kim şerefsiz?”

612 defa okundu Politika kategorisinde, 14 Şubat 2012 - Salı - 22:27 tarihinde yayınlandı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında AK Parti iktidarına ağır sözlerle yüklendi.
Bahçeli, “Peki kim şerefsiz?”

Bahçeli, İmralı canisiyle görüşüldüğü sözlerine karşı şerefsizlik suçlaması yapıldığını hatırlatarak, “İmralı’yla görüşme trafiğinin kontrolü ve muhatabı olanlar, ortaya çıkan gerçekler karşısında şereften kimin mahrum ve azade olduğunu eminim görmüş ve idrak etmişlerdir” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MİT ile ilgili hususlar doğru ise, AKP, Türk tarihinin en büyük kalleşliğini aziz milletimize reva görmüş demektir” diye konuştu.

MHP lideri Bahçeli, partisinin grup toplantısında MİT Müsteşarının ifadeye çağrılmasıyla ilgili gelişmeleri değerlendirdi. MİT görevlilerinin neden ve niçin şüpheli zannıyla ifadeye çağrıldığı konusunun değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Bahçeli, medyadaki, “KCK’nın MİT’in gözetimi ve denetimi eşliğinde tamamlandığı, MİT’in örgütün yönetilmesine aracılık ettiği” gibi iddiaların geçiştirilebilir yanı olmadığını söyledi. Bunlar doğruysa Başbakan Erdoğan’ın izni ve müdahalesi olmadan gerçekleşmesinin imkân dâhilinde olmadığını söyleyen Bahçeli, “Oslo’da PKK’yla yürütülen pazarlıkları önce inkar eden, ardından kabullenmek durumunda kalan Başbakan, anlaşıldığı kadarıyla MİT’i bölünmenin vasıtası ve tetik çeken eli olarak kullanmıştır” dedi.

“İLLEGAL OLUŞUMLARA SIZMAK BAŞKA, SUÇA ORTAK OLMAK BAŞKA”
MİT’in görevinin sadece, Türkiye’ye yönelik yabancı operasyonları izlemek ve gerektiğinde de etkisiz hale getirmek olduğunu belirten Bahçeli, “Kendi devletine, varlık nedeni olan milletine namlu çeviren, aleyhe çalışan bir istihbarat oluşumuna dünyanın neresinde şahit olunmuştur” diye sorarak hükümetin bunu açıklığa kavuşturması gerektiğini söyledi.

İstihbarat teşkilatının önleyici tedbirleri almasının, suç örgütlerinin içten çökertilmesi amacıyla sızma ve intikal çalışmaları yapmasının mümkün olduğunu belirten Bahçeli, “Ancak illegal oluşumlara nüfuz etmek başka bir şeydir, suçlarına ortak olmak ise başka bir şeydir. Ve bunlar kesinlikle birbirlerine karıştırılmamalıdır. Öyle ki, terör örgütünün hain eylemlerine teşrifatçılık yapmak, sessiz kalmak ve hatta kolaylaştırmak istihbarat mantığının neresinde vardır ve hangi veçhesinde bulunmaktadır” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için “Büyük resim meraklısı” nitelemesinde bulunan Bahçeli, Gül’ün “olağanüstü dönemden geçiyoruz, yaşananlar talihsizlik, kurumlar arası çatışmadan kaçınmak lazım” sözlerini hatırlatarak, “Sınırları kanunla çizilmemiş bir görevi, devletin kurumlarına vermek midir talihsizlik? PKK’ya teslim olunması, devletin yere serilmesi midir talihsiz olarak görülen? Uludere hadisesinde yanlış istihbarat verdiği iddia edilerek hedefe oturtulan, iç çekişmeler yaşadığı sık sık gündeme getirilen ve görev tanımı dışına çıkarılarak özel işlerde kullanılan bir kurumun düştüğü içler acısı hal midir talihsiz olan” diye sordu.

“TÜRK TARİHİNİN EN BÜYÜK KALLEŞLİĞİ”
Büyük resimde, emniyet ile yargının bir yanda, hükümetle MİT’in diğer yanda olmasını ve devletin kanama geçirdiğini, DTK’nın, KCK’nın, sözde barış konseyi zırvalarının, demokratik özerkliğin ve dört parçalı Kürdistan soysuzluğunun taraflarını fark ettiklerini, AKP iktidarında devletin her kurumunu itibarsızlaştıranların, etkisizleştirenlerin ve içini boşaltanların şimdi de MİT’i liste başı yaparak kollarını sıvadıklarını gördüklerini anlatan Bahçeli şöyle devam etti:

“Israrla üzerinde duruyorum ki, şayet MİT’le ilgili hususlar doğru ise, AKP, Türk tarihinin en büyük kalleşliğini aziz milletimize reva görmüş demektir ve bu tarifi olmayan sadakatsizlik bir mühür gibi iktidar kadrolarının alnına vurulacaktır.”

Öcalan’a ev hapsi, Kürtçe eğitim gibi konularda ortaya çıkan AKP-PKK mutabakatı iddialarını hatırlatan Bahçeli “Bu karanlık resmin tek bir tanımı vardır; o da Türk milleti ihanet kuşatması altına alınmış ve milli kabulleri birer birer idam mangasının önüne dizilmiştir. PKK-KCK-BDP-AKP el ele vererek aynı karede buluşmuş ve aynı hıyanetin ortakları haline gelmişlerdir” dedi.

“ELİ KANLI KATİL BARIŞ ELÇİSİ; MİT YIKIMIN PİYONU”
Bahçeli, İmralı canisiyle görüşüldüğü sözlerine karşı şerefsizlik suçlaması yapıldığını hatırlatarak, “İmralı’yla görüşme trafiğinin kontrolü ve muhatabı olanlar, ortaya çıkan gerçekler karşısında şereften kimin mahrum ve azade olduğunu eminim görmüş ve idrak etmişlerdir” dedi.

“Eli ve vicdanı kanlı katilden barış elçisi, tıkıldığı zindan müzakere platformu, düne kadar Interpol tarafından aranan PKK’lı alçaklar sözde barış görevlisi, devletin istihbarat yöneticileri hükümet oyuncağı ve yıkımın piyonu haline getirilmiştir” diyen Bahçeli şunları söyledi:

“Adalet ve Kalkınma Partisi kaç vatan evladının şehadeti üzerine pazarlık yapmıştır? Kaç kanlı eylem memurlarınca izlenmiştir? Kaç şehidimiz ve kaç gazimiz pazarlıklar esnasında canını, bedenini ve uzvunu kaybetmiştir? Bunlar açıklanmalıdır. Bu soruların cevapları mutlaka verilmelidir. Eğer hükümet yeni bir oyalamanın ve savsaklamanın içine girerse, bilsin ki, aziz milletimiz çöküşün ve çözülmenin mimarlarını ve taraflarını bağışlamayacak ve her daim beddualarla hatırlayacaktır. Sonuç ve özet olarak diyebiliriz ki, AKP’nin, Türkiye’yi parçalamanın eşiğine kadar getirdiğini görmek gerekmektedir. Ülkemizin ayağa kalkması, sırtındaki kamburdan kurtulması lazımdır.”

Önceki haberSonraki haber

Yorum yaz

Merhaba bu habere ilk yorumu yapabilirsiniz.