Abdullah Öcalan’ın artık televizyonu var
Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın en büyük isteğiydi. O istek gerçekleşti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan açıkladı: (Öcalan’ın) Radyosu vardı televizyon ile değiştirecekler. Ben talimatı verdim…
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Senegal ziyaretinde İmralı’yla yapılan görüşmelerle başlayan yeni sürece ilişkin mesajlar verdi. Erdoğan, Abdullah Öcalan’a televizyon verilmesi için talimat verdiğini açıkladı.
ARTIK TELEVİZYONU DA VAR
İmralı’da cezasını çeken Abdullah Öcalan’ın 14 yıldır istediği bir şeydi bu… O istek de İmralı görüşmeleri ile gerçekleşti. Radyosunun yerine televizyon aldı.
Bunu da Başbakan Erdoğan şu sözlerle izah etti:
*”(Öcalan’a)E v hapsi diye bir olay sözkonusu değil. Bu konuda her şey kesinleşmiştir. Ve Öcalan’ın konumu, yeri, her şey bellidir. İkide bir, hücre hapsi falan… Arkadaşlar ben sizi bilgiledireyim:
*Şu anda Öcalan’ın kaldığı yer, 12 metrekarelik bir odadır. Bugün 12 kişinin kaldığı yeri gösterdiler ya (Senegal Goree Adası’nda) o 12 kişinin kaldığı yer 2,60’a 2,60’tır.
TALİMATI BEN VERDİM
*Öcalan 12 metrekarelik yerde kalıyor, karyolası, her şeyi var. Radyosu vardı, şimdi o radyoyu televizyon ile değiştirecekler. Ben talimatı verdim belki de değiştirmişlerdir bile.
*Talimatı vereli epey oldu. Bir televizyonu oraya koyun dedim. Bir diğer konu da, orada biliyorsunuz beş mahkum daha kalıyor. Her gün bir saat onlarla bir defa avluda voltasını atıyor, görüşüyorlar.
ÇOK YÜKSEK BAKIMLA BESLİYORUZ
*Böyle de bir durum var. Şimdi böyle bir tablo içerisinde bir yaşam ve herhangi bir endişeye, dış saldırıya vs’ye karşı da herhangi bir şekilde speküle edilmesin diye, bu ülkeye, bu devlete maliyeti çok yüksek bir bakımla orada besleniyor. Böyle bir durum var.
DAĞDA BÖLÜNME VAR
Erdoğan, İmralı görüşmeleri ve PKK’yı da değerlendirdi. Bu konularda da şu açıklamaları yaptı;
Yeni bir süreç sözkonusu değil. Mevcut süreç, seçimler vs nedeniyle kesintiye uğramıştı şimdi aynen devam ediyor. Tabii bu süre içerisinde de İmralı’nın tesir alanı farklı, dağın kendi içinde bölünerek tesir alanları farklı. Bir de Avrupa’nın tesir alanı farklı. Eskiden dağ İmralı’nın elindeydi. Şu anda kendisine sorarsan o yine “Dağ emrimde” diyor ama dağda bir bölünme var. Ki bir tanesi şiddet yanlısı bir tanesi de şiddeti farklı şekillerde değerlendirerek İmralı ile kontağı olan bir yanı var. Tabii bunların bir diğer ayağı da Avrupa. Siyasi ayağı orada. Malum bu işin bir de siyasi uzantısı var parlamentoda.
Geçmişte ne demiştik? Bölücü terör örgütüyle mücadele ederiz, siyasi uzantısıyla da müzakere ederiz. Biz o sözümüzdeyiz yine. Bu son olayda biz terör örgütüyle bir şey müzakere etmedik. Siyasi uzantasıyla arkadaşlarımız görüştüler. Kendi aralarındaki mutabakat üzere oraya bu iki kişiyi (Ahmet Türk ve Ayla Ata Akat) gönderdiler. Şimdi eğer müzakere edilen başlıklara sadık kalırlarsa bu süreç devam eder. Ama kalmazlarsa biz bunu devam ettirmeyiz. Şimdi bugün değişik değişik, bilmem 40 kişi şeye gidecekmiş, şöyleymiş böyleymiş… Bizim öyle bir şeyimiz yok.
GİDERLERLE OPERASYON YAPILMAZ
Bizim istediğimiz köklü bir çözümdür. Bir defa silahların bırakılmasıdır. Silahlar bırakılmadığı müddetçe bunlarla böyle bir mutabakatı sağlamamız mümkün değil. “Şu kadarı gitsin, şu kadarı geride kalsın”… Böyle bir şey olmaz. Biz onlara neyi garanti edebiliriz… Bundan önce biliyorsunuz bazı denemeler oldu. Nedir? Sınır boylarında bunlara vurgun yapıldı. Biz buna elimizden geldiğince müsaade etmeyiz. Çünkü bir irade, eğer bu işe böyle bir söz veriyorsa, onlar da ülkemizi tek ediyorlarsa, terk edeceklerse silahlarını da bırakmak süretiyle bir ülkemizi terörden arındırma noktasında böyle bir şeye bizler muvaffakat ederiz. Atılan adım budur. Yani, daha önceki çıkışlarda bazı operasyonlar yapıldı. Silah bırakarak yapacakları çıkışlarda bu tür şeylere müsaade etmeyiz.
ANADİLDE EĞİTİM VERİLECEK Mİ?
Ben açık söyleyeyim. Anadilde eğitim diye şu anda masamızda verilmiş herhangi bir şey söz konusu değil. Böyle bir göndemimiz de yok. Şu anda Türkiye’de anadilini öğrenmek ise mesele, ana dilini öğrenmek için bütün imkanları hazırladık. Üniversitedeyse üniversitede, orta – lisedeyse buyursun orta – lisede buyursun seçmeli ders olarak girsin anadilini öğrensin. Mesele anadilini öğrenmek değil mi? Mesele bitti. Ama biz ülkemizde bölünmeye vesile olabilecek bu tür fırsatları veremeyiz. Bakın birileri bizimle farklı konuları tartışıyorlar ve konuları da bilmiyorlar.
Bir eyaletteki uygulamayı Almanya’nın uygulanması diye veriyorlar. Almanya’da biz Türkçe eğitimi bir kenara bırak, Türkçe öğrenmeyi ben Merkel’e kabul ettiremedim. Almanya’daki vatandaşlarımız azınlık konu-munda ve hala bu haktan yararlanamıyorlar. Bir eyalette faraza böyle bir uygulama söz konusu olunca bakın Almanya’da şu var bu var… Bu tür yaklaşımları sağlıklı bulmuyoruz. Masamızda anadilde eğitim yok ama buyurun anadilini öğrenme eğitimi lise, orta ve üniversitede var. Bütün bunların ülkede birliğimiz, beraberliğimiz, dayanışmamız ve bütün insanların resmi dairelerdeki imkanları oluşturmak için büyük imkan taşıdığına inanıyorum.