Yandex Metrica
Bulutlu
32İstanbul
Bulutlu
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
%0
BIST 9.080
%0.13
Dolar 34,524
%-0.21
Euro 36,158
%0.29
Altın 2.970,615
REKLAM

Çobanın 30 milyon yıllık fosil keşfi!

641 defa okundu Gündem kategorisinde, 12 Eylül 2014 - Cuma - 16:28 tarihinde yayınlandı
Çorum’un Sungurlu ilçesinde bir çobanın ihbarı sonucu, günümüzden yaklaşık 30 milyon yıl öncesine ait en büyük kara memelisi olarak bilinen dev gergedan fosili bulundu.

Bilim dünyasında büyük bir heyecan uyandıran dev gergedan fosilinin gün yüzüne çıkarılması için Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü ekiplerince titiz bir çalışma yürütülüyor. Yapılan incelemelerde omuz yüksekliği 5 metre olan dev gergedanın ağırlığının 10 tonun üzerinde olduğu belirtildi. “Paraceratherium” olarak adlandırılan boynuzsuz dev gergedan iskeletinin hemen hemen tamamına yakını bulunurken, fosilin yanında ayrıca yanında yavru bir dev gergedanın kafasına ve dişlerine de rastlandı. Soyu tükenmiş en büyük kara memelisi olan dev gergedan fosilinin Anadolu’da bulunması hayvanın göç yollarının tespiti açısından büyük önem taşıyor. Ayrıca bu fosil, Anadolu ile Asya arasında bir kara köprüsünün oluştuğuna dair çok önemli bir kanıt oluşturuyor.

“EN AZ 2 YIL SONRA SERGİYE HAZIR OLUR”
MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müzesi Omurgalı Paleontolojisi ekibi tarafından proje kapsamında bugüne kadar çeşitli bölgelerde 60 tane gergedan fosili bulundu. MTA yaptıkları çalışmalar sonucu buldukları parçaları hemen koruma altına alıyor. Dev gergedanın fosilinin parçalarını birleştirme çalışmaları ise MTA’da Tabiat Müzesi uzmanları tarafından yapılıyor. 30 milyon yıllık fosilin birleştirip MTA’da müzesinde sergilenmesi amaçlanırken, bunun için en az 2 yıl gerekli olduğu ifade ediliyor.

Dev gergedan fosiliyle ilgili yapılan çalışmalarla ilgili İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklama yapan MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müzesi Omurgalı Paleontolojisi ekip şefi Jeoloji Yüksek Mühendisi Neşe Oyal, “Buluntular ve eşlik eden diğer memeli fosilleri Anadolu’nun Oligosen’de Asya ile Avrupa arasında bir köprü görevi gördüğünü ve Asya’nın orta ve güney bölgeleri ile bağlantılı olup, benzer ortamda ve iklim koşullarını taşıdığını göstermektedir” dedi.

Dev gergedan fosilinin parçalarının geçtiğimiz yıl Ayhan Ayhan Yılmaz tarafından bulunduğunu açıklayan Oyal, “Proje kapsamında çalışılan dev gergedan fosilleri 2013 yılı Kasım ayında Sungurlu ilçesindeki Kavşut Köyü’nde bulundu. Örnekler, MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müze Müdürlüğüne Ayhan Yılmaz adlı çoban tarafından ihbar edildi. 2013 yılı Kasım ayından itibaren lokalitede fosil kurtarma çalışmaları devam etmektedir. Projemiz kapsamında ise 60 civarında dev gergedan fosili çıkartılmıştır” ifadelerini kullandı.

ERİŞKİN BİR ERKEK
Fosilin erişkin bir erkek bireye ait iskeletin hemen hemen tüm bölümlerini içerdiğini dile getiren Oyal, erişkin erkek bireyin ağırlığının 10 tondan fazla, omuz yüksekliğinin ise 5 metrenin üstünde olduğunu tahmin ettiklerini açıkladı. Oyal, ayrıca lokalitede genç bir bireye ait kafa ve dişlere de rastlanıldığını ifade etti.

Türkiye’de bulunan dev gergedan örneklerinin özellikle dev gergedanların dağılımı ve göç yollarının tespiti açısından büyük öneme sahip olduğunu anlatan Oyal, “Dev gergedanların yalnızca Asya’da ve Balkanlarda orta eosen, genç oligosen (41.3-23.03 milyon yıl) zaman aralığında bilinirler. Eosen’de kapalı ormanlık ortamlarda yaşamış dev gergedanların omuz yükseklikleri 3 metreyi geçmez. Boy artması Oligonsen’de ortamın daha açık ve seyrek ağaçlı olmasıyla başlar.Dünyada çok nadir bulunan ve gelmiş geçmiş en büyük kara memelisi olarak bilinen dev gergedan’a ait örnekler, Moğalistan, Çin, Orta Asya ve Hint Yarımadası’nda nispeten yaygın olarak bilinenler, son bir kaç on yılda Gürcistan ve Balkanlar’da da birkaç nadir türe değinilmiştir. Türkiye’de bulunan dev gergedan örnekleri de özellikle dev gergedanların dağılımı ve göç yollarının tespiti açısından büyük öneme sahiptir” şeklinde konuştu.

Dev gergendana ait örneklerin MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müzesi Omurgalı Paleontolojisi Ekibi tarafından hasar görmeden sediman içerisinden çıkartılmış, alçılanarak koruma altına alındığını ve Tabiat Tarihi Müzesine taşınarak muhafaza edildiğini söyleyen Oyal, açıklamasında şunları kaydetti:

“Bulunan dev gergedan örneklerinin envanter tabloları oluşturularak tetkik raporları hazırlanacak ve örnekler fotoğraflandıktan sonra arşive kaydedilecektir. Dev Gergedan örneklerinin bir araya getirilerek üç boyutlu olarak ayağa kaldırılması da planlanmaktadır. Biyokronoloji, radyokronoloji ve manyetostratigrafi çalışmaları neticesinde fosillerin 28-23 milyon yıl öncesine yani geç Oligosen dönemine ait olduğu tespit edilmiştir. Türkiye’de ilk dev gergedan buluntusu 2002 yılında Çankırı-Çorum havzasında Kırıklale’ye bağlı Delice ilçesi yakınlarında Paris Tabiat Tarihi Müzesi, Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü ile MTA Genel Müdürlüğü ortak proje çalışması esnasında bulunmuş olan bir ön kol kemiği parçasıdır. Daha sonraki yıllarda Delice Gözükızllı köyünde ve Sungurlu Bağdatlı Köyü’nde dev gergedana ait fosiller bulunmuştur. Buluntular ve eşlik eden diğer memeli fosilleri Anadolu’nun Oligosen’de Asya ile Avrupa arasında bir köprü görevi gördüğünü ve Asya’nın orta ve güney bölgeleri ile bağlantılı olup, benzer ortamda ve iklim koşullarını taşıdığını göstermektedir”

Önceki haberSonraki haber

Yorum yaz

Merhaba bu habere ilk yorumu yapabilirsiniz.